1 Mayıs 2021 Cumartesi

Var Olmanın Tadını Çıkarmak

Elimizdekilere şükretmek değil bugün bahsedeceğim şey, sadece elimizdekilerin tadını çıkartmaktan bahsedeceğim. Hayatımızda olmak istediğimiz her şeyi olduğumuzu, elde etmek istediğimiz her şeyi elde ettiğimizi düşünelim. Böyle bir durumda ne yapacaktık acaba, şu anda yaptığımızdan farklı olarak ne yapacaktık gerçekten. Bu sorunun cevabı insan için ufuk açıcı olabiliyor. Benim için bu sorunun tatmin edici bir yanı yok. Yani deli gibi param da olsa, istediğim her şey olsa da şu anda oturduğum gibi bir koltukta oturacak ve kitabımı okuyacaktım, sonrasında aklıma gelen düşünceleri yazıya dökecek, birazcık gitarımla oyalanacaktım ve sonrasında da uyuyacaktım. Onlara sahip olan insanlara baktığımız zaman da aslında bunu net bir şekilde görebiliriz. En güzel arabalara binen insanların hayatlarında hiçbir şey değişmiyor, en güzel evi olan insanların da hayatlarında hiçbir şey değişmiyor. Kendilerine vakit ayırdıklarında ellerinde olan tek şey yine kendileri oluyor, en güzel evler veya arabalar bu konuda hiçbir şey değiştirmiyor. Hiçbir durumda, en azından harika bir eve sahibim demiyorlar, can sıkıntısı ve üzüntü onlar için de en az bizim için olduğu kadar can yakıcı olmaya devam ediyor. Hatta tarihte, her şeye sahip olan varlıklı insanlar, bir süre sonra bu zenginlikten sıkılmış ve varlıklı hayatını bırakarak normal bir yaşam sürmek için uğraşmıştır. Bunu sebebi, zenginliğin hayattaki sorunları çözmek konusunda yetersiz olmasıdır. İnsanlar olarak içimizde çoğu zaman bir tatminsizlik hissi ile yaşarız. Bu tatminsizlik hissi de etrafımızda olanlardan veya bizim ne olduğumuzdan bağımsızdır. Adı üstünde, tatminsizliktir bu. Ne kadar yüksekte olursan ol, hep daha yükseği vardır bunun ve tatminsizlik var olduğu sürece gözlerimiz her zaman bir üsttekinde olacaktır. Bu tatminsizliğin sebebi de bir şeylerin eksik olduğu hissinden kaynaklanmaktadır. Hayatımızda ne yaparsak yapalım, ne kadar kusursuzluğa yakınsarsak yakınsayalım, her zaman bir şeyler eksik olacaktır. Bunun, maalesef ki, kaçarı yoktur. Bir şeyler her zaman eksiktir, tamlık diye bir durum yoktur, çünkü tam olanın ne olduğu bizim için belirlenmiş değildir, “Şunlar varsa sen tamamsın” diyebileceğimiz bir nokta belirlenmemiştir. Daha önce, kendi hareketlerimizden emin olmamız gerektiğinden bahsetmiştim. Şimdi de hayatımızda hiçbir şey eksik değilmiş gibi davranmamız gerektiğini söylüyorum. Evet, hiçbir eksik yokmuş gibi, her şey zaten olması gerektiği gibiymiş gibi davranmalıyız. Böyle davranmamız gerekiyor çünkü aslında hiçbir şey eksik değil hayatımızda. Eksik olan şey, asla tamamlanamaz. Tamamlanamama hissi her zaman yanı başımızda olacak, her şeye sahip olsak da köşe başında bizim geleceğimizi bilerek bekliyor olacak bu his. İşte bu sebeple, şimdi ne olursak olalım, ne yaşıyorsak yaşayalım, neye sahip olursak olalım, tüm bunlardan ötürü üzülmenin, tatminsizliğin saçmalığının farkına varmamız gerekiyor. Biz varız, elimizde de bunlar var. Elimizde olanın tadını çıkaralım. Fazlasını istememek, bir dindar gibi şükretmek değil bahsettiğim.

Fazlasını istemek başkadır, fazlası yok diye karalar bağlamak başkadır. Fazlası için çabalarken de mutlu ve tatmin dolu olabiliriz. Şu anda, içinde bulunduğumuz durum dışında hiçbir şeye sahip değiliz. Bu an, bir daha gelmeyecek bizim için, geçip gitti bile şimdiden. İşte bu sebeple, şu anda elimizde olan durumda yapabileceklerimizi yapalım ve elimizde olanın tadını çıkaralım. Durumlar değiştiğinde ise, yeni durumların tadını çıkarırız. Tatminsizlik anlamsızdır. Var olan her an, elimizdedir. Elimizde yeşil vadiler yok diye ağlayamayız, kimse bize yeşil vadileri vaat etmedi çünkü. Şimdilik karaya tutunacağız, zamanı gelince yeşil vadilerin de tadını çıkarırız. Yeşil vadideki birisi asla karaya tutunmanın nasıl bir şey olduğunu bilemez, ama biz bunu biliyoruz ve aynı zamanda bunu kutsuyoruz da. Var olsun, var olmak. Parmağımızı var oluşa daldırdıktan sonra parmağımızı ağzımıza çalalım ve var oluşun tadını çıkaralım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder