5 Ekim 2019 Cumartesi

Fiko??


Sabahın tam üçündeyim. Dertlerin en gücünde değilim ama. İçimdeki derin sancı, tasko. En sonunda ben de sevdim şimdi beni sakın kurtarma gönül. İçimizdeki derin sancının aslında olmadığının keşfi. Bu bizim en büyük keşfimiz oldu. Bunu keşfetmek bize oldukça fazla şey kattı ancak yüce önder Schopenhauer’in dediği gibi sancının geçtiği her an yakamıza yapışan can sıkıntısı var. Bundan kurtulmak mümkün mü? Bunu da binlerce yıllık zen budizminde bulmalıyız belki ama Nirvana denilen lanet şey. Tanrı değil de nedir bu? Bundan da sakınmalı mıyız? Her neyse, ne amaçlıyordu acaba bu öğreti? Sessizliğin ortasında kımıldamadan ve hiçbir şey düşünmeden saatlerce durmamızı söyleyen o öğreti bize bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Düşünür gününün en azından 1/3’ünü insanlardan, tutkularından, kitaplardan uzak geçirmesi gerekir. Bunun haricinde nasıl düşünür olur ki o? Cevapları olanlar için soru işaretleri. Peki cevapları olmayanlar ne yapacak? Soru işaretleri olanlar için daha fazla soru işareti. Sorum yok soranım yok…

 

Her gecenin sabahı, her kışın baharı, tan kızıllığı. İyinin ve kötünün ötesinde buldum eşsiz dünyamı. Acıma, nihilizmin pratiğidir. Kimse hiçlik demez ama ona. Kimisi tanrı der kimisi günahtan kurtuluş kimisi de Nirvana der. Hiçlik. Hiçliğe açılan savaşın fedaileriyiz biz. Ne demiştik. Dionysos. Esriklik. Bunu koymuştuk hiçliğin karşısına. Hiçlik karşısında bir tanrı. Hiçliğin gücünü de görüyoruz buradan. Hafife alınamayacak denli güçlü. Tarih, büyük düşmanımız.

 

Bir teori oluşturmak bir teoriye bağlanmaktan kat be kat zordur. Bu yüzden ayaktakımı peşine düşer görkemli öğretilerin. Biz Zerdüşt’ün peşindekiler, ayaktakımı olmadığımızı söyleyebilir miyiz? Biz de mi ayaktakımıyız? Cevap, katı bir yürek dürüstlüğüyle, evet. Biz de ayaktakımıyız. Bizim peşinde olduğumuz fikrin önemi yok. Peşinde olmak ayaktakımının işidir. Yol arkadaşlarımız olabilir bizim ancak. Ama peşinde olduğumuz birisi veya bir düşünce bizi bitirir. Biz düşünürüz. Düşünce, kendi düşündüğümüzdür. Bir başkasının açtığı yolu tekrardan yürümek değildir. Bir yol açmaktır. Kendi kazımızı yapmalıyız. Ayrıca tek başına çıkmamız da yetmez, biz çıkış kapısı olmalıyız.

 

Kitaplardan uzak durmalıyız mesela. Bunu becermek biz entelektüellerin en büyük imtihanıdır. Biz bununla sınanırız. Ayaktakımından tek farkımız bir bilgi kütüphanesi olmaksa eğer, ayaktakımından gerçek bir farkımız olduğunu söyleyemeyiz.

 

En yükseklerden aşağı bakmayan kimsenin Nietzsche’yi anlayabileceğini düşünmüyorum demiştim. Şimdi tekrar ve daha güzel söylüyorum. En yükseklerden bakmayanın beni anlayabileceğini hiç düşünmüyorum.

 

İnsan övgüsü nedir? En nihayetinde kendimize açtığımız kredidir. Kendimize açtığımız kredi ile yaşamak. Bunu öğrendik üstattan. Yol arkadaşları demiştik. Yol arkadaşlarımız kıymetlidir bizim. Yürüdüğümüz yolda yalnız olmadığımızı hatırlatan insanlar vardır bize. Bu insanları ilahlaştırmak, onlara yapacağımız en büyük ihanettir. Çünkü bunu yaptığımız anda yani onların açtığı yolu tek ve mutlak yol olarak ele almak aslında kendi savaştığımız kişilere dönüşmemiz demektir.

 

Düşüncenin gelmesini beklemek mi gerekir? Düşüncenin gelmesinin yollarını aramak mı? Bu bizim yolumuz olabilir. Düşünmeyi öğretmek. Öğretmeden önce öğrenmek gerek. Öğrenmeden öğretmeye kalkmak aldatmaktır. Öncelikle kendini aldatmaktır. Aldatmak, kendini aldatmaktır.

 

Kafamızın içinin boş olması bizim suçumuz değildir. Ancak bunu fark ettikten sonra hala kafamızın içinin boş olması tamamen bizim suçumuzdur. Ne yapacağız, suçu başkalarına atmaya devam mı edeceğiz? Sonsuz döngüye mi gireceğiz böylece. Tüm suçu başkalarına yükleyerek kendi sorumluklarımızdan kaçmak. Sorumluluktan kaçmanın en sinsi yoludur. Sinsilik, kendini kandırmaktır.

 

İnsanın sürekli bir şeyler bulması kendisine yaptığı bir kötülüktür. Top oynamak insanlığı tekmelemektir. Topa atılan her tekme kendi insanlığına, düşüncelerine atılan bir tekmedir aynı zamanda. Müzik dinlemek, aklın tellerini koparmaktır. İnsanlarla konuşmak düşünceyi kocakarı sohbetine maruz bırakmaktır. Müzik durdu. Top patladı. Akıl çarkları dönüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder